29 Ağustos 2007 Çarşamba

Deli tatilde...

Gidiyorum dedi tanrım
Nereye dedi tanrı
Sen biliyosundur zaten neden sordun ki dedi
Bilirim ama sizlerin son anda ne yapacağınız belli olmaz dedi
Peki o zaman dedi
Tatile gidiyorum korkma dedi
Neşem yerinde keyifliyim
Dinlenmeye gidiyorum
Bilirsin abimi severim onu görmeye gidiyorum dedi
Tanrıyla konuştuğunu sanan deli tatile gidiyordu...

27 Ağustos 2007 Pazartesi

Asıl sorun..

Asıl sorun şu
Ne senin gitmen
Ne benim unutamamam
Ne de hayatın renkleri
Asıl sorun şu
Senin gitmen
Benim unutamamam
Ve hayatın renklerinin her gün daha da koyulaşması
Asıl sorun şu
Gerçekleri göz ardı etmeye çalışmak
Senin hala burada olduğunu zannetmek
Ve her gün dönmeni beklemek

Dönme artık
Gelme buralara
Seni bekleyenler yok
Gitti artık
Yalnız başına kalmaya karar verdi
Gidenlerin arkasından çok ağladık
Ama artık gidenler bizim için ağlasın

24 Ağustos 2007 Cuma

Gel...

Yüzümüz gülüyor
Korkularını yendi artık bu beden
Sensizliğin korkusunu yendi
Seni tekrar yaşama korkusunu da
Kendimizi sana teslim etmeden
Ruhumuzu bir daha ele geçirtmeden
Zaferlerle çıktık bu yoldan
Acılar çok çektik
Artık gülümseme vaktidir
Senin sadece acı verdiğini fark etme vaktidir
Güzel günlere gülüp geçeceğiz sadece
Acıları unutma vaktidir
Yüzümüz gülüyor artık
Korkuları yendi artık bu beden
Gel zafer şarkıları söyleyelim artık
Var mı bana eşlik etmek isteyen
Korkuları yendi artık bu beden
Gel zafer şarkıları söyleyelim artık

21 Ağustos 2007 Salı

Artık sabah oldu

Şişe bitmek üzere
Kadehler ardı arkasına geldi
Gece bitmek üzere
Saatler ardı ardına geldi
Sabah olmak üzere artık
Uyku haram gecelerdir
Kadehler ardı ardına geldi
Uyku gelmedi bir türlü
Artık şarap da uyutmuyor beni
Şişelerce içmek fayda etmiyor
Gece bitmek üzere
Uyku haram gecelerdir
Korkuyorum kapatmaya gözlerimi
Sarhoş olmadan uyumaya
Artık vakti geldi
Şişe bitmek üzere
Sarhoşların uyku vakti geldi
Artık sabah oldu

20 Ağustos 2007 Pazartesi

Geride bıraktık

Gençliğimizi yitirdik
Geride bıraktık
Güzel günleri hep arkada bıraktık
İlk önce çocukluğumuzu aldılar bizden
Neşeli bağırışlarımızı
Havaya sıçrayışlarımızı
Kahkahalarımızı aldılar bizden
Ayıp dediler
Kocaman gençsin dediler
Olmaz dediler

Sonra sıra gençliğimize geldi
Heyecanımızı istediler bizden
Hayata sarılma hevesini istediler
Küçük de olsa mutluluklarımızı da istediler
Vermek istemedim
Olmaz dedim
Çocuk ruhumu verin bana o zaman dedim
Olmaz dediler 30 yaşındasın çocuk ruhu olamaz dediler
Vermeyiz çocukluğunu da dediler
Sen vermezsen biz alırız heyecanlarını
Gençliğini de alırız dediler
Bir acıyla aldılar gençliği de elimizden en sonunda
30 yaşındasın artık
Ağırbaşlı ol orta yaşlısın artık dediler

19 Ağustos 2007 Pazar

El değmemiş gelecek

El değmemiş bir gelecek var önünde
Hiç kimsenin bilemeyeceği
Senin bilemeyeceğin
Hiç kimsenin tahmin edemeyeceği
Senin bile tahmin edemeyeceğin
El değmemiş bir gelecek var önünde
Neler olacağını hiç bir zaman bilemeyeceğin
Tertemiz
Bilinmeyen
El değmemiş
Bırakalım geçmişi
Olanları bitenleri gidenleri
Bakalım el değmemiş geleceğe
Bakalım bize neler verecek
Bakalım hayatın bize yeni süprizleri neler olacak
Sen mi olacaksın ben mi olacağım
Yoksa hayata yeni süpriz biz mi olucaz
Yeniden gülecek miyiz hayatın karşısında

16 Ağustos 2007 Perşembe

Tanrıyla konuştuğunu sanan deli

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Gözlerindeki uyku daha yerindeydi
Bir yere gitmeye niyeti de yoktu bir kaç saat
Yüzünü yıkadı duşa girdi ondan sonra
Daha yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
Gitmesini istiyordu ama bir türlü atamıyordu
Anılar geliyordu aklına
Gözleri doluyordu
Ama bir anda kahkaha atarak gülmeye başladı

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
İsyan etti bu sefer
Tanrım dedi
Unutmak istiyorum artık
Bana cevap ver bir şey söyle
Bir anda kafasında bir ses duydu
Ne o hep zorda kalınca mı ben geliyorum aklına
Yine zorda kaldın di mi
Ama dedi tanrım hep böyle değil mi
Hepimiz böyle değil miyiz

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
Haksız mıyım tanrım dedi
Haklısın galiba dedi o da
Bak dedi sen herşeyi yapabilirsin biliyorum dedi
Hadi o zaman sil at dedi kafamdan
Herşeyi sil hadi dedi
Gitsin aklımdan tanımamış gibi olayım dedi

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
Silmem dedi tanrı hiç bir şeyi
Yaşadığın hayat senin dedi
İsteyerek yaşadın
Mutlu da oldun yalan mı dedi
Onları da mı silmemi istiyosun
İlk görüşünü ilk öpüşünü ilk bakışını
Onları da silmemi istiyosun
Silemem dedi tanrı

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
İsyan etti kendi kendine
Tanrım sen de mi dedi
Sen de mi ondan yanasın yani
Hayır dedi tanrı
Ben hayattan yanayım
Silinmez hiçbirşey ömür boyunca dedi

Delirmişti galiba
Sabah sabah yeni uyanmıştı uykudan
Ama aklında o vardı yine
Peki dedi tanrım
Sen bilirsin dedi
Sen de silemezsen
Bundan sonra bununla yaşamayı öğrenicem
Sadece mutlulukları hatırlayıp gülücem

Delirmişti galiba
Sabah sabah daha yeni uyanmıştı uykudan
Gözleri dolmuştu bi anda duştayken
Ama bir anda kahkaha atarak gülmeye başladı
Tanrıyla konuştuğunu sanan deli

14 Ağustos 2007 Salı

Ama soğuktu gece..

Uyandım yine gecenin bir yarısı
Gecenin üç buçuğuydu
Sakindi her taraf
Ama bendim tek sakin olmayan
Gecenin karanlığında
Terliydi vücudum
Sıcaktan değildi biliyorum
Üşüyordum çünkü
Soğuktu gece
Yaz gecesiydi her yer sıcaktı
Ama soğuktu gece
Sensiz haftalardır soğuk olan yatağım gibi

Sakindi her taraf
Gecenin üç buçuğuydu
Soğuktu gece
Bir yudum su içtim dolaba gidip
Yüzümü yıkadım
Uyumak istemedim tekrar
Karanlıktı gece her zamanki gibi
Sen yoktun yanımda her zamanki gibi
Işığı yaktım koltuğa oturmak için
Yanlızdım yine evimde kendimle başbaşa
Yaz gecesiydi her yer sıcaktı
Ama soğuktu gece
Sensiz haftalardır soğuk olan ellerim gibi

Sakindi her taraf
Gecenin üçbuçuğuydu
Karanlıktı gece
Bir sigara yaktım koltuğuma oturup
Seninle konuştuğum zamanlardaki gibi
Bir gece sigarası yaktım eski geceler gibi
Bir nefes aldım sigaramdan
Acıydı duman
Uyandırdı uykudan derinleştirdi geceyi
Seni görmüştüm uyanmadan önce
Bir nefes daha çektim sigaramdan
Yaz gecesiydi her yer sıcaktı
Ama soğuktu gece
Sensiz haftalardır soğuk olan kadehler gibi

Sakindi her taraf
Gecenin üçbuçuğuydu
Uykusuzdu gece
Son nefesimi çektim sigaramdan
Sanki ömrümün son nefesiydi
Bir yudum aldım suyumdan
Kalktım yatağıma yürüdüm
Uykusuzdu gece
Yine uyku olmayacaktı diğer geceler gibi
Yaz gecesiydi her yer sıcaktı
Ama soğuktu gece
Sensiz haftalardır soğuk olan her gece gibi

13 Ağustos 2007 Pazartesi

Koş peşinden hayatın

Herkes ekmek parası peşinde
Karnını doyurmanın derdine düşmüş herkes
Sen oturup nelere üzülüyorsun
Çocuklarını nasıl doyuracağını düşünüyor insanlar
Sen oturup nelere üzülüyorsun
Kimisi dolmuşun direksiyonunda
Kimisi pilav arabasının arkasında
Herkes ekmek parası peşinde
Sen oturup nelere üzülüyorsun
Bırak hayat devam etsin
Koş sen de hayatın peşinden
Dert etme kendine artık bazı şeyleri
Doyuracak çocuğun olmasa bile
Bırak sen koş hayatın peşinden
O sana neler yapsa da
Sen koş hayatın peşinden

11 Ağustos 2007 Cumartesi

Pır pır

Yeniden çarpar mı bu yürek
Yeniden pır pır eder mi
İlk gördüğünde birini
Bir heyecan içine girer mi yeniden
Seni ilk kez kahve içerken gördüğü gibi olur mu
İlk defa saçlarındaki kuyruğu gördüğü gibi olur mu
Yeniden yerinden çıkar mı
Yeniden göğsüme ilk yattığındaki gibi olur mu
Yeniden sadece alnına bir buse bırakır mı
Başkalarına çarpar mı bu yürek yeniden
Yoksa böyle hayalinle senin mi yaşar sadece
Yeniden çarpar mı bu yürek
Yeniden pır pır eder mi
Yoksa seni hep bekler mi ?

10 Ağustos 2007 Cuma

Neşe..

Neşeliyim gerçekten
Geçti mi bilmem hüzünlü zamanlarım
Hayata dönmek lazım artık
Gülmek lazım
Üç beş gündür sabahları müzik dinlemeye başladım
Yeniden tınıları hissetmeye başladım
Ve dans etmek aynanın karşısında
Güzel birşeymiş sabahları
Yeniden tınıları hissetmeye başladım
Bu sabah yeniden hayatı hissetmeye başladım

Hepsi güzel içinde sevmek olunca....

Sevmek sonunda acı çekmek olsa bile güzel
Acı çekmek severek olunca o da güzel
Kalbindeki acı güzel
Hiç bir can acısına benzemez
Eski günleri düşünmek
O günleri düşünürken yüzündeki gülücükler
Sadece güzel anları düşünebilmek güzel
Tekrar aynı yollardan geçmek
Bu sefer yanlız geçmek ama
Bir köşende onunla geçip gidiyor olmak
Ve evet gerçekten
Sevmek sonunda acı çekmek olsa bile güzel

9 Ağustos 2007 Perşembe

Arayamıyorum seni..

Sesini duymayı çok istiyorum
Ama kendime gurur yaptım neden bilmiyorum
Kızgınım belki de
Arayamıyorum seni
Aramak istiyorum seni çok
Sesini özledim
Kokunu özledim
Tenine dokunmayı özledim
Arayamıyorum seni
Cesaret edemiyorum
Ne diyeceksin bana
Ne tepki vereceksin
Kızacak mısın
Gülecek misin
Bilmiyorum ama
Aramak istiyorum seni
Çok özledim
Arayamıyorum seni

Ankara'da İstanbullu olmak

Ankara'da İstanbullu oldunuz mu hiç
Garip bakışlar altında kaldınız mı hiç
Yolda yürürken bir yere ait olmadığınızı hissettiniz mi peki
İnsanlardan farklı olduğunuzu hissettiniz mi
Konuşmalarınız garip geldi mi onlara
Ankara'da İstanbullu oldunuz mu
Keyifle dolaştınız mı Ankara'nın sokaklarında
Umursamadan hiç bir şeyi
Gezdiniz mi keyfinizce Ankara'yı
Bir kafede Sakarya Caddesinde kahve içtiniz mi yanlız başınıza
Her yokuştan inerken denizi aradı mı gözleriniz
Ankara'da İstanbullu oldunuz mu hiç siz?

8 Ağustos 2007 Çarşamba

İzin verin bana...

Bugün izin verin bana
Hüzünlüyüm ben bugün
Gözlerimde damlalar akmak için izin istiyolar benden bugün
İzin vermek gelmiyor içimden
Her zamanki gibi tutuyorum onları
Kayıp gitmesinler gözlerimden
Onları da kaybetmek istemiyorum
Hiç bir şeyi kaybetmek istemiyorum bugün hayatımdan
Sözler verdim sizlere biliyorum
Neşeli bir çocuk olucam diye eskisi gibi
Ama n'olur
Bugün izin verin bana
Hüzünlüyüm ben bugün...

Yanlız bir opera

Ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda
Yorgun, kirli ve umutsuz geçmişim
Oysa bilmediğin birşey vardı sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim

İmrendiğin, öfkelendiğin
Kızdığın, ya da kıskandığın diyelim
Yani yaşamışlık sandığın
Geçmişim
Dile dökülmeyenin tenhalığında
Kaçırılan bakışlarda
Gündeliğin başıboş ayrıntılarında
Zaman zaman geri tepip duruyordu.
Ve elbet üzerinde durulmuyordu.
Sense kendini hala hayatımdaki herhangi biri sanıyordun,
Biraz daha fazla sevdiğim, biraz daha önem verdiğim.
Başlangıçta doğruydu belki.
Sıradan bir serüven, rastgele bir ilişki gibi başlayıp,
Günden güne hayatıma yayılan, varlığımı ele geçiren,
Büyüyüp kök salan bir aşka bedellendin.
Ve hala bilmiyordun sevgilim
Ben sende bütün aşklarımı temize çektim
Anladığındaysa yapacak tek şey kalmıştı sana
Bütün kazananlar gibi
Terk ettin.

Yaz başıydı gittiğinde, ardından,
Senin için üç lirik parca yazmaya karar vermistim.
Kimsesiz bir yazdı. Yoktun. Kimsesizdim.
Çıkılmış bir yolun ilk durağında bir mevsim bekledim durdum.
Çünkü ben aşkın bütün çağlarından geliyordum.
Sanırım lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu
Yüzündeki kuşkun kedere, gür kirpiklerinin altından
Kısık lambalar gibi ışıyan gözlerine
Çerçevesine sığmayan
Munis, sokulgan, hüzünlü resimlerine
Lirik sözcüğü en çok yüzüne yakışıyordu.

Yaz başıydı gittiğinde. Sersemletici bir rüzgar gibi geçmişti Mayıs.
Seni bir şiire düşündükçe
Kanat gibi, tüy gibi, dokunmak gibi
Ucucu ve yumuşak şeyler geliyordu aklıma.
Önceki şiirlerimde hiç kullanmadığım bu sözcük
Usulca düşüyordu bir kağıt aklığına,
Belkide ilk kez giriyordu yazdıklarıma, hayatıma.
Yaz başıydı gittiğinde. Bir aşkın ilk günleriydi daha.
Aşk mıydı, değil miydi? Bunu o günler kim bilebilirdi?
'Eylül'de aynı yerde ve aynı insan olmamı isteyen' notunu buldum kapımda.
Altına saat: 16.00 diye yazmıştın, ve 16.04'tü onu bulduğumda.
Daha o gün anlamalıydım bu ilişkinin yazgısını
Takvim tutmazlığını
Aramızda bir düşman gibi duran zamanı
Daha o gün anlamalıydım
Benim sana erken
Senin bana geç kaldığını.

Gittin. Koca bir yaz girdi aramıza. Yaz ve getirdikleri.
Döndüğünde eksik, noksan bir şeyler başlamıştı.
Sanki yaz, birbirimizi görmediğimiz o üç ay,
Alıp götürmüştü bir şeyleri hayatımızdan, olmamıştı, eksik kalmıstı.
Kırılmış bir şeyi onarır gibi başladık yarım kalmış arkadaşlığımıza.
Adımlarımız tutuk, yüreğimiz çekingen, körler gibi tutunuyor, dilsizler gibi bakışıyorduk.
Sanki ufacık bir şey olsa birbirimizden kaçacaktık.
Fotoromansız, trüksüz, hilesiz, klişesiz bir beraberlikti bizimki.
Zamanla gözlerimiz açıldı, dilimiz çözüldü güvenle ilerledik birbirimize.
Gittin.
Şimdi bir mevsim değil, koca bir hayat girdi aramıza.
Biliyorum ne sen dönebilirsin artık, ne de ben kapıyı açabilirim sana.
Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Akıp giden zamana göz kırpan yorgun yıldızlar gibiyiz.
Birbirine uzanamayan
Boşlukta iki yalnız yıldız gibi
Acı çekiyor ve kendimize gömülüyoruz
Bir zaman sonra batık bir aşktan geriye kalan iki enkaz olacağız yalnızca
Kendi denizlerimizde sessiz sedasız boğulacağız
Ne kalacak bizden?
Bir mektup, bir kart, birkaç satır ve benim şu kırık dökük şiirim
Sessizce alacak yerini nesnelerin dünyasında
Ne kalacak geriye savrulmuş günlerimizden
Bizden diyorum, ikimizden
Ne kalacak?

Şimdi biz neyiz biliyor musun?
Yıkıntılar arasında yakınlarını arayan öksüz savaş çocukları gibiyiz.
Umut ve korkunun hiçbir anlam taşımadığı bir dünyada
Bir şey bulduğunda neyi, ne yapacağını bilmeyen çocuklar gibi
Ve elbet biz de bu aşkta büyüyecek
Her şeyi bir başka aşka erteleyeceğiz.

Kış başlıyor sevgilim
Hoşnutsuzluğumun kışı başlıyor
Bir yaz daha geçti hiçbir şey anlamadan
Oysa yapacak ne çok şey vardı
Ve ne kadar az zaman
Kış başlıyor sevgilim
İyi bak kendine
Gözlerindeki usul şefkati
Teslim etme kimseye, hiçbir şeye
Upuzun bir kış başlıyor sevgilim
Ayrılığımızın kışı başlıyor
Giriyoruz kara ve soğuk bir mevsime.

Kitaplara sarılmak, dostlarla konuşmak,
Yazıya oturup sonu gelmeyen cümleler kurmak,
Camdan dışarı bakıp puslu şarkılar mırıldanmak....
Böyle zamanlarda her şey birbirinin yerini alır
Çünkü her şey bir o kadar anlamsızdır
İçimizdeki ıssızlığı dolduramaz hiçbir oyun
Para etmez kendimizi avutmak için bulduğumuz numaralar
Bir aşkı yaşatan ayrıntları nereye saklayacağınızı bilemezsiniz
Çıplak bir yara gibi sızlar paylastığımız anlar,
Eşyalar gözünüzün önünde durur birlikte yarattığınız alışkanlıklar
Korkarsınız sözcüklerden, sessizlikten de; bakamazsınız aynalara,
Çağrışımlarla ödeşemezsiniz.

Dışarda hayat düşmandır size
İçeride odalara sığamazken siz, kendiniz
Bir ayrılığın ilk günleridir daha
Her şey asılı kalmıştır bitkisel bir yalnızlıkta
Gün boyu hiçbir şey yapmadan oturup
Kulak verdiğiniz saat tiktakları
Kaplar tekin olmayan göğümüzü
Geçici bir dinginlik, düzmece bir erinç
Suyu boşalmış bir havuz, fişten çekilmiş bir alet kadar tehlikesiz
Bakınıp dururken duvarlara
Boş bir çuval gibi, çalmayan bir org gibi, plastik bir çicek,
Unutulmuş bir oyuncak, eski bir çerçeve gibi, hani,
Unutsam eşyanın gürültüsünü, nesnelerin dünyasında
Kendime bir yer bulsam, dediğimiz zamanlar gibi
Kendimizin içinden yeni bir kendimiz çıkarmaya zorlandığımız anlar gibi
Yeni bir iklime, yeni bir kente, bir tutkunluk haline, bir trafik kazasına,
Başımıza gelmiş bir felakete, iskenceye çekilmeye, ameliyata alınmaya
Kendimizi hazırlar gibi.

Yani dayanmak ve katlanmak için silkelerken bütün benliğimizi
Ama öyle sessiz baktığımız duvarlar gibi olmaya çalışırken,
Ve kazanmış görünürken derinliğimizi
Ne zaman ki, yeniden canlanır bağışlamasız belleğimizde
Bir anın, yalnızca bir anın bütün bir hayatı kapladığı anlar
O tiktaklar kadar önemsiz kalır şimdi
Hayatımıza verdiğimiz bütün anlamlar
Göremeseniz de, bilirsiniz
Hiç yakın olmamışsınızdır intihara bu kadar.

Bana zamandan söz ediyorlar
Gelip size zamandan söz ederler
Yaraları nasıl sardığından, ya da her şeye nasıl iyi geldiğinden.
Zamanla ilgili bütün atasözleri gündeme gelir yeniden.
Hepsini bilirsiniz zaten, bir işe yaramadığını bildiğiniz gibi.
Dahası onlar da bilirler.
Ama yine de güç verir bazı sözler, sözcükler, öyle düşünürler.
Bittiğine kendini inandırmak, ayrılığın gerçeğine katlanmak, sırtınızdaki
hançeri çıkartmak,
Yüreğinizin unuttuğunuz yerleriyle yeniden karşılaşmak kolay değildir elbet.
Kolay değildir bunlarla baş etmek, uğruna içinizi öldürmek.
Zaman alır.
Zaman alır sizden bunların yükünü
O boşluk dolar elbet, yaralar kabuk bağlar, sızılar diner, açılar dibe çöker.
Hayatta sevinilecek şeyler yeniden fark edilir.
Bir yerlerden bulunup yeni mutluluklar edinilir.
O boşluk doldu sanırsınız
Oysa o boşluğu dolduran eksilmenizdir.

Gün gelir bir gün
Başka bir mevsim, başka bir takvim, başka bir ilişkide
O eski ağrı
Ansızın geri teper.
Dilerim geri teper.
Yoksa gerçekten bitmissinizdir.

Zamanla yerleşir yaşadıkların, yeniden konumlanır, çoğalır anlamları, önemi kavranır.
Bir zamanlar anlamadan yaşadığın şey, çok sonra değerini kazanır.
Yokluğu derin ve sürekli bir sızı halini alır.
Oysa yapacak hiçbir şey kalmamıştır artık
Mutluluk geçip gitmiştir yanınızdan
Her şeye iyi gelen zaman sizi kanatır
Ölmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Günlerin dökümünü yap
Benim senden, senin benden habersiz alıp verdiklerini
Kim bilebilir ikimizden başka?
Sözcüklerin ve sessizliklerin yeri iyi ayarlanmış
Bir ilişkiyi, duyguların birliğini,
Bir aşkı beraberlik haline getiren kendiliğindenliği
Yani günlerimiz aydınlıkken kaçırdığımız her şeyi bir düşün
Emek ve aşkla güzelleştirilmiş bir dünya
Şimdi ağır ağır batıyor ve yokluğa karışıyor
Orada olmuş saadeti karşılaştır yaşayan mutsuzlukla
Bunlar da bir işe yaramadıysa
Demek yangından kurtarılacak hiçbir şey kalmamış aramızda.

.............................................................................

Murathan Mungan

Sonsuza kadar?

Sonsuza kadar yaşamak isteyen var mı ?
Ben mi yok canım
Yıllarca yaşlanmak çürümek gitmek hayatın içinde
Yaşamalı bence ama tadını çıkararak
Zamanı gelene kadar
Hayat enerjisi içindeki bitene kadar
Gülücükler için enerji kalmayana kadar
Ama gelecek nesilleri de görecek kadar
Yok yok
Zamanı gelince bırakıp gitmeyi bilmeyi
Herşeyi olduğu gibi hayatı da
Sonsuza kadar yaşamak isteyen var mı ?

Delilik..

Yavaş yavaş deliriyorum
Garip geliyor hayat bana artık
Size de öyle geliyor mu yoksa
Yoksa buralardaki tek deli ben değil miyim
Garip şeylere gülerek mi tepki veriyorsunuz siz de
Delilik normal mi olmaya başladı artık
Normallere mi deli gözüyle bakıcaz bundan sonra
Garip geliyor hayat bana artık
Yoksa siz de mi deliriyosunuz bu hayata karşı
Gülüp geçiyo musunuz siz de olanlara
Yoksa artık biz mi normal olanı yapmaya başladık
Hayata gülüp geçerek...

7 Ağustos 2007 Salı

Armut ve Vodka

Tadı kaldı damağımda
Armut
Yok ama bildiğiniz armut değil
Vodka
Yok ama bildiğimiz vodka da değil
Armut ve vodka
Güzel bi karışım olmuş yanında elma suyunu da koyunca
Tadı kaldı damağımda
Absolut Pears
Armut ve vodka
Lezzetli olmuş yanında bitter lemon gazozla
Tadı kaldı damağımda...

Hayata protesto..

Hadi edelim
Hayatı protesto edelim
Bir günlüğüne sadece ama
Hayatın zorluklarını edelim protesto
Çıkalım hep beraber dışarı
Gülelim
Gezelim yürüyelim
Kırlara çıkalım
Sahile inelim denizi koklayalım
Protesto edelim hayatı bir gün de olsa
Kendimiz için yaşayalım sadece o gün de olsa...

6 Ağustos 2007 Pazartesi

Kızgınlık

Hayata bir kızgınlık var bugünlerde
Sinirli bir hal içerisindeyim
Gülüp geçiyorum bu hallere
Ama neden bilmiyorum
Herşeye bir sinir içerisindeyim
Benden çok şey aldı diye kızgınım belki de hayata
Ama eminim daha çok şey alıcak
Çok şey de vericek
Sinirli bi hal içerisindeyim ama
Gülüp geçiyorum şimdilik bu hallere...

3 Ağustos 2007 Cuma

Bira

Elimde biram
Saat olmuş onbir buçuk
Uyku var gözlerde az buçuk
Kaçıncı bira bu onu da bilmek zor
Sabah uyanmak lazım erkenden
Oturdum sandalyeme
Yüzümde sebebini bilmediğim bir tebessüm
Ayaklarımı uzattım
Bekliyorum uyku vaktini
Elimde biram...

Söz...

Tamam ..
Peki...
Söz size...
Herkese bütün dostlarıma
Hayat devam ediyor
Neşeliyim artık bugün
Yok sizlere sıkıntılı asık suratlar yazılar
Gülücüklerimle eskisi gibi
Güleceğim sizlere
Tamam..
Peki...
Söz size...

Sevmiyorum artık yazları..

Sevmiyorum artık yazları
Yazları İstanbulu da sevmiycem bu gidişle
Çok sıcak yazları
Çok yanlız geçiyor İstanbul'da yazlar
Çok acı güldürüyor insanı bu yazlar
Hele de temmuzlar
Hiç çekilmiyor
Sevmiyorum artık yazları

Bugün...

Neşeliyim bugün
İlginç gelmeye başladı kendime bile gülücükler
Altında neler var bilemem gerçekten
Gözyaşları yok gibi bu sefer
Güldüren nedir beni bilemem
Belki de evimin bir haftalık huzuru
Belki de İstanbul'un tadı
Belki de sensizlik
Belki de bilemezsin
Belki de kimsesiz olmak belli bir süre
Belki de özlemek seni sadece...

Bir ay

Bir ay oldu tam gideli
Herşey biteli
Ne kadar kısa di mi
Uzun mu yoksa
Sana neler yaptı bir ay bilmiyorum hiç
Ben mi ?
Yüzüm gülüyor artık neşeliyim biliyorum
İçim hala seni ne kadar özlese de
Neden özlediğini tarif edemese de
Özlüyor hala seni ....

2 Ağustos 2007 Perşembe

1 Ağustos 2007 Çarşamba

Çok zor be...

Çok zor be
Sensiz geçmek bilmiyor hala günler
Hala aklımdasın
Hala bir köşemdesin benim
Hala kalbimde bir acısın
Rüyalarımdasın sen benim
Geceleri sıçrayarak uyanıyorum
Belki yanımda yatıyosundur diye
Geçti bitti sanmıştım
Gittin benden sanmıştım
Çok zor be
Gitmiycen di mi hiç
Söylediğin gibi bana
Unutacağını sanma dediğin gibi
Gitmiycen mi hiç
Hep kalbimde bir acı
İçimde bir darbe olarak kalacaksın
Gitmiycen di mi hiç.....

Im Juli..

Temmuz..temmuz’da
Bir yaz ayı
Yedinci ay
Aylardan temmuz
Neler getirdi neleri götürdü senden
Sevdiklerini aldı mı senden
Dostların acı mı çekti
Sen neler çektin
Bırak gitsin
Bitti işte bak yok artık
Lanetli temmuz bitti sonunda
Hoş geldin ağustos…
Bakalım sen neler vereceksin bize