28 Eylül 2007 Cuma

Kontrol sende..

Bıraktım artık
Kontrolü
Kontrol sende hayat bundan sonra
Kendim edemedim
Yapamadım
Beceremedim belki de
Tamam kabul
Ama haberin olsun
Gülmek istiyorum bundan sonra

26 Eylül 2007 Çarşamba

Gel artık karanlıklardan

Gidip de gelmemeye yeminli misin
Gittin sanıyosun sen
Ya da ben sen gittin zannediyorum
Karanlıklar içindesin
Göremiyorum seni biliyorum
Oradasın biliyorum
Göremiyorum seni biliyorum
Sadece yakınlarına gelmem lazım
Karanlıklar içindesin
Ruhunu karartmış eski zamanlar senin
Yaşananlar bıktırmış seni
Beni bıktıramadı yaşananlar
Sadece
Sadecesi de kalmadı artık
Yok
Yok işte bu kadar basit
Sen yoksun
Karanlıklar kapatmış hayallerimizi
Gülüşlerini
Karanlıklar içindesin
Gel artık ama çık karanlıklardan
Zamanlar gelip geçiyor
Günler gülücüklerin günleri sadece

Gidişler

Sustum bu sefer
Sesimi çıkaramadım günlerdir
Yok
Olmuyor elim gitmiyor telefona bile
Yanına gelmek mi
Küçük çocuklar gibi korkuyorum kapında dikilmeye
Elimde bir demet çiçek gelirsem belki
Güler misin bana tekrardan
Peki kırlardan getirsem çiçekleri
Yine gülücüklerin kır kokularını verir mi
Yok
Olmuyor bu sefer gelemiyorum bile
Seni senle bırakıp gidiyorum galiba
Seni değil aslında
Kendimi yanlızlığa bırakıp gidiyorum...

22 Eylül 2007 Cumartesi

Titreme artık...

Yanlızdı karanlığında evinin
Dışarıda yağmur atıştırmaya başlamıştı yeni yeni
Açıktı kapıları soğuğu hissediyordu yine
Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri
Soğuğun varlığı yeni içine işliyordu
Kalktı çıkardı üstündeki herşeyi
Baktı aynaya soğuktan titredi gülümserken yine
Bilmezdi bilemezdi bu sefer yanlızlığın sebebini
Kendisi değildi ama sebep emindi bu sefer

Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri
Gitti yatağına yattı anılarına sarıldı sıkıca
Soğuktu yağmur hızlanmıştı dışarıda sesini dinledi
İçine çekti yağmurun soğuğunu başını yastığa gömüp
Görmek istedi belki de son bir kez onu
Gülücüklerini hissetmek istedi teninde sarılmasını sadece
Bir buse kondurabilmek tekrardan alnına

Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri

Yaşlanmıştı artık hissediyordu soğuktan
Olmayacaktı böyle beklemekle biliyordu ama beklemeliydi
Kalktı yataktan uyuyamayacaktı belliydi
Yağmurun sesini dinledi karanlıkta evde
Bişeyler giydi üstüne ayağına ayakkabılarını geçirdi

Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri

Attı kendini sokağa yağmurun içerisine
Kaldırdı kafasını sokağın ortasında gökyüzüne baktı
Yoktu yıldızları yerinde döndü sağına sokaktan
Attı kendisini sokakların arasında ıslak yollara

Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri

Ama artık titremiyordu
Soğuktu evet biliyordu hissediyordu
Islaktı yağmurdan sırılsıklamdı evet
Ona doğru yürümek gitmek istiyordu günlerdir ama yapamazdı
Gidemezdi beklemeliydi söz vermişti evet
Damlaları hissediyordu ama üstünde
Açtı sol elini yağmura doğru
Tuttu elinden yağmur yürüdüler sahil boyunca kız kulesine doğru

Uzun uzun düşüncelerdeydi titremeleri geldiğinden beri

Ama artık titremiyordu
Yanındaydı o biliyordu ellerinde hissediyordu...

19 Eylül 2007 Çarşamba

Yoksun...

Kalp acıtır bunlar
Alışık mıyız ki biz kalp acılarına
Yoksun sen kaç gündür yanımda
Yalnız bıraktım seni seninle

Yoksun sen kaç gündür yanımda
Yalnız kaldım bomboş evimde yine
Özledim seni bomboş ellerime baktıkça
Yalnız bıraktım seni seninle sadece
Bakalım gelecek misin sen boş ellerinde özleyip

18 Eylül 2007 Salı

Aynı yollar...

Yine aynı yola girdik
Yalnızlığı gösteriyor oklar
Sakinlik lazım bize belki de
Demek ki aşk denen oyunu bilmiyoruz
Varsın böyle olsun
Bıraksınlar o zaman bizi
Yaşayalım kendi halimizde
Güçlülerin oyununda mağlup olduk yine
Aman bırak demeyin bana
Bıraktım zaten hayatı kendi haline
Umursamıyorum oyunlarını
Artık yüreğimde kuvvet kalmadı çünkü
Ben de pes ettim galiba
Affedin beni aşıklar, haşere çocuklar
Mücadele etmeye gücüm kalmadı
Bıraktım hayatı kendi haline
Gelirse buradayım içimde küçücük umutlarla
Affedin beni aşıklar, haşere çocuklar

Uyma hayata Tolga...

Uyma hayata Tolga
Bırak sen de gitsin hayat kendi halinde
Yalnız kalmak bize koymaz artık
Kaybetmek dediğin nedir ki
Biz en değer verdiklerimizi zaten kaybetmedik mi
Kaybetmekten korkmanın sonunda ne kaldı elimizde
Korktuk da en büyük sevdaları kaybetmedik mi
Boş avuçlarımız kalbimizde acımız
Aylarca ellerimize bakmadık mı
Uyma hayata Tolga
Bırak sen de gitsin hayat kendi halinde
Yalnız kalmak koymaz bize artık
Korkma kaybetmekten
Sakince gülümse hayata
Sana dokunamaz gülücüklerin olunca

17 Eylül 2007 Pazartesi

Dengeler...

Dengesiz zamanımızda geldin hep
Zaten kendisi dengesiz değil miydi ki
Aşk dengesizliklerin oyunu değil midir?
Neler oldu size aşık olduğunuzda
Ortalıkta sebepsizce gülücükler saçmadınız mı
Kahkahalar atmadınız mı
Yoksa midenizde sancılarla mı gezdiniz

Dengesiz zamanımızda geldin hep
Belki de senin dengesizliğindi sadece
Biz hayatımıza devam ederken dengesini bozdun
Ne istedin bizden ey aşk söyle bize
Biz sana küsmedik
Neden güldürmedin bizi
Gözyaşlarımızı mı istedin sadece

Zaten kendisi dengesiz değil miydi ki
Dengelerin oyunu muydu yoksa aşk
Kim daha kuvvetliyse o mu kaçıp gidiyordu
Kazananlar gider miydi hep
Galibiyetini perçinlemek için
Seni dengesizce bırakıp
Gözlerine seller bırakmak için mi

13 Eylül 2007 Perşembe

Sendin giden

Bir anda bitiriverdin her şeyi
Bir günde siliverdin hepsini
Bir sabah kalktık ve bitmişti
Sen çoktan kalbini alıp gitmiştin
Benim ise sadece kendimde kalmıştı
Bir parçası yanından sökülmüş bir kalp
Kırılmıştı kalbim parçalanmıştı

Çektin gittin sonuçta
Hiç dinlemedin bile beni
Tıkadın kulaklarını bana
Koskoca bir aşkı silebildin acımadan
Bir sabah kalktık ve bitmişti
Sen çoktan kalbini alıp gitmiştin
Bense sadece takdir edebildim seni
Yapamıyordum çünkü senin gibi

Çektin gittin sonuçta
Gözümde yaşlarla bıraktın
Annesi sabah işe gitmiş bir çocuk gibiydim
Oturdum dönmeni bekledim günlerce
Dönmedin
Kalbimi getirdim sana geri sonra
Bir parçası sende yerine koy lütfen diye
Hiç dinlemedin bile beni
Tıkadın kulaklarını bana
Koskoca bir aşkı silebildin acımadan

Çektin gittin sonuçta
Sendin giden
Kız Kulesi yerindeydi hala
Değişen sendin sadece
Gözümde yaşlarla bıraktın
Koskoca bir aşkı silebildin acımadan
Bir damla gözyaşımı silmedin bile
Oysa ben senin sellerinde yüzmüştüm
Senin bir damlan yüreğimde sel olurdu
Elimdeki nemi kalbimde hançer

Bir sabah kalktık ve bitmişti
Çektin gittin sonuçta
Yatak yerindeydi koltuk da
Sendin giden
Gülücüklerin kaldı sadece
Tebessüm bıraktı yüzümde bir tek
Bir de kalbimde bir sitem
Nasıl sevebildin böyle diye
Koskoca bir aşkı silebilmiştin çünkü
Gülücüklerim mi
Buradalar anılara ama sadece sana değil

Çektin gittin sonuçta
Kalbim yerindeydi yarası da
Sendin giden
Sonra o geldi bir tebessümle
Korktu kalbim yine mi diye
Yaralıyım ben dedi
Hiçbir şey istemedi benden
Sadece bir yara bandı verdi bana
Huzurdan oluşmuş
Kanayan yaranın yanına yeni bir kalp konmaz dedi
Kapattı yaramı her şeyden önce huzuruyla

Çektin gittin sonuçta
Sendin giden
Ne ben ne koltuk ne yatak ne de Kız Kulesi
Koskoca bir aşkı sildin hiç acımadan
Sonra o geldi
Gözümüzden yaşı sildi
Sonra bir damla gözyaşından verdi elime
Güzeldi hayat her şeyi paylaşınca diye

11 Eylül 2007 Salı

Özlem

Uzaklarda yaşamak aşkı zordur derler
Ne aşıklar tanıdık ne mesafeler tanımadılar
Peki bizde o güç yok mu ?
Hani biz uslanmaz aşıklardık
Mesafelerden mi korkucaz
Yakınlarda olmasına alıştık belki de
Yoksa biz güçlüyüz
Uzaklarda da severiz
İmkansızı daha çok severiz
Ama senin biraz da olsa gitmen uzaklara
Korkutuyor ışığından uzak olmak
Galiba insanların özlem dediği duygu bu olsa gerek
Özlemek de güzel seni
Gel artık
Ya da kokunu gönder gülücüklerinle

Uslanmaz çocuklar

Uslanmaz çocuklar gibiydik
Bir gruptuk aslında
Kimseler bilmezdi bizi
Deli derlerdi belki de bize
Biz de tanımazdık birbirimizi
Uslanmaz çocuklar gibiydik

Bir gruptuk biz
Aşktan uslanmazdık
Kimseler yıldıramazdı bizi
Hayat bıktıramazdı kendinden
Üzerdi bizi bıktırmak için ama
Uslanmaz çocuklardık biz

Kocaman bir gruptuk biz
Bir sürüydük aslında
Tanımazdık birbirimizi
Görünce gözlerimizden anlardık sadece
Aşktan bıkmazdık
Üzerdi bizi bıktırmak için ama
Her seferinde daha da güçlenirdik
Uslanmaz çocuklardık biz
Hayata meydan okumaya
Aşık olmaya sevdalı çocuklardık

7 Eylül 2007 Cuma

Martılar..

Belki de
Boğazda uçuşan martılara benzer yüreğim
O kadar hür
O kadar saf
Ama bir o kadar da
Kendisine umut veren bir ışığa bağımlı

Işığımdın benim
Uçurdun çevrende gülücüklerle
Bir anda söndün gittin sonra
Karanlıklarda bıraktın beni
Nereye uçacağını bilemeyen serseri bir martı misali

Sonra karanlıklarda bir martı çıkıverdi
Işık değildi
Işık tutmuyordu bana çevresinde uçmam için
Ama yüreğinden geliyordu ışığı
Gülücükleri aydınlıktı uzaklara bakışlarında
Çevresinde uçurmadı beni
Kanadını uzattı sadece
İstanbul'un semalarında uçalım dedi
Gel dedi beraber uçalım sadece

5 Eylül 2007 Çarşamba

Hoşgeldin...

Bugün oturup yazmak istedim sadece mısralara bağlı kalmadan sadece yazmak. Uzun zamandır yazmıyordum böyle. Belki de içimdeki kıpırtılar ses verdi de onları yazmak istedim. Aslında birisine hoş geldin yazısı yazmak geliyor içimden birkaç gündür bu da o galiba. Evet hoş geldin hayatıma. Gülücüklerle geldin. Bir anda karşıma çıkıp gülümsedin bana sadece. Sadece bir gülücük attın bana yanımda dururken. Ama o neden ve nasıl olduysa bana huzur verdi içimdeki yalnızlığın huzuruna bambaşka bir huzur kattı. Çok uzun bir süre belki de acılar çektim. Yazılarımda da gördünüz bunu bir çöküş içerisindeydim. Sonra kendi kendime toparlanmaya başladım kendimi dışarılara attım. Gezdim dolandım alkole verdim kendimi alkolün kollarında buldum bir süre. Uyku ilacı niyetine içtim deliler gibi. Acaba diye düşündüm ne zaman geçecek bitecek mi bu acı kalbim acıyor dedim kendime defalarca. Yataklardan sıçrayarak kalktım bir parçam alınmıştı çünkü elimden sanki kalbim kopup gitmişti. Ama şimdi sadece farkına vardım ki acıdan başka bir şey verememişti bana bunlar önceden yaşananlar. Sadece önceden yaşanan mutluluk ve gülücükleri düşünmek belki de benim düzelme yolum olacaktı ve sonunda öyle oldu. Düzelme yoluna girerken bir anda onu tanıdım yani gülücüklerini. Sanki hayat devam ediyor diyordu bana ki o da acılar çekmiş zamanında. Ürkerek yaklaştık birbirimize başlarda ki hala ürküyoruz birbirimizden. Hayat insanın kalbini bir kere acıttıktan sonra ondan korkmayı öğreniyorsun. Kendisi sana derslerini verdikçe sen hayata korkarak bakıyorsun. Ama insanoğlu cesur belki de bazılarına göre şapşal uslanmaz haşarı bir çocuk her daim. Ben de onlardan biriyim galiba yani hani şu haşarı uslanmazlar var ya onlardan işte. Sadece bundan sonra hayatın öğrettiklerini unutmamaya çalışan biraz büyümüş bir çocuk olacağım galiba. İşte böyle bir durumda hayatıma girdin bana huzur verdin ki bunu her zaman söyleyeceğim. Gülücüklerin hep böyle kalır umarım. Hoş geldin, bir adı olmayan bir şey yaşıyoruz belki ama hayatıma hoş geldin. Evet yine burada kendisi için yazı yazılan diğer insan gibi sen de okumayacaksın bunu ama yine de hoş geldin ve teşekkürler gülücükler için.

Cerrahpaşa Hastanesi'ne Destek...

Aşağıdaki yazıyı Eda Suner'in blogundan aldım umarım sizler de ilgilenirsiniz...


Canım arkadaşlarım güzel dostlar yorum yazan yazmayan blogu olan olmayan herkese sesleniyorum. Blogu olanlar bu yazımızı bloglarında yazmalı olmayanlar ise tüm mail adreslerine yollamalı. Bunu sizlerden rica etmiyorum, insan olarak bunu yapmamız gerektiğini anımsatmak istiyorum. Şimdi sevgili dostum Devin’in Bir Kedinin Hatıraları blogunda yazdığı yazıyı aynen aktarıyorum. Devin ve Devin gibi arkadaşlarımıza da Allah’dan acil şifalar diliyorum.

Devin’den gelen yorumu paylaşmak istedim.

Sevgili Eda ve diğer arkadaşlar,

Öncelikle ilginiz için çok teşekkür ederim. Galiba bu işin olması için bir kampanya hesabı açmak gerekiyor. Bunu nasıl yapacağımızı bir bilene sordum :) Ondan cevap bekliyorum. Bir kampanya hesabı açabilirsek eğer hemen bildireceğim ve kendi sitemde de yayınlayacağım. Umarım olur ve hastalar (tabii bu arada ben de, o acayip koltuklardan kurtuluruz)
Herkese çok teşekkürler ve kocaman sevgiler

Devin

Şimdi sizlere şunu duyurmamız gerek gönlünüzden ne koparsa lütfen tek yapacağınız yollamak. Hepimiz insanız güven endişeniz varsa para ile koltuk alındığında hastaneye teslim edilecek hatta Devin İstanbul’a gelecekmiş belki parayı toplarsak umuyorum dua ediyorum o zaman beraber koltuk alabileceğiz. Resimleri bloglarda yayınlayarak para gönderen herkese ad soyadı ile eğer Devin alabilirse bankadan tek tek teşekkür edeceğiz. Lütfen miktar konusunda endişe etmeyin 5-10 ytl ne olursa damlaya damlaya göl olur unutmayın dostlar hadi şu işi bitirelim.Ve hesap numarası ayrıca Devin’in son yazısından bir cümle “Ben 17 Eylül Pazartesi günü İstanbul’a gideceğim, 18 Eylül’de 11. kemoterapim var. O güne kadar para toplanabilirse ve koltukları İstanbul’da alma şansına sahip olursak ne kadar sevineceğimi, mutlu olacağımı varın siz tahmin edin. Eğer koltuklar için bir indirim alıp, para arttırabilirsek onu da Lösemili Çocuklar Vakfı’na bağışlarız diye düşünüyorum. Eğer en ucuzundan alırsak ihtiyacımız olan para 2000 ytl civarında.” ve devamı için tıklayınız.

Hesap No: Devin Kuzu, Oyakbank Muğla/Fethiye Şubesi 3879622-MT-1

Ve en büyük dileğim Allahımdan ne olur umduğumuzdan fazla para toplayalım, tek dileğim bu değil ama dilerim Allah’dan bu koltukları sizlerin sadece TV izlemek için kullanacağı günleri görelim Devin’cim.

Resimleri tıklarsanız büyükleri var arkadaşlar.

siyah_koltuk_ufak.jpg

koltuklar_minik.jpg

Evet, 10. kemoterapi de bitti. Kaldı bakalım iki tane daha. Şimdi, bu blog okuyucularından bir ricam olacak. Beni okuyan ve benden daha fazla okuyucusu olan bir kaç arkadaşım olduğunu biliyorum. Aslında asıl ricam onlardan.

Tam dört yıldır Cerrahpaşa Hastanesi Radyasyon Onkolojisi Kliniğinde kanser tedavisi görüyorum. Kemoterapi odamızda üzerinde tedavi gördüğümüz koltuklar büyük ihtimalle Birinci Dünya Savaşı’ndan kalmış son derece rahatsız koltuklar. Fotoğrafını üstte görüyorsunuz. Bunlara oturup kalkmak için de arkasından birinin tutması gerekiyor, yoksa koltuk dengesini kaybedip düşme tehlikesi yaratıyor. Bir kemoterapinin en az 3 saat (benimki yaklaşık 6 saat sürüyor o ayrı) sürdüğü düşünülürse hastaların ne kadar zor koşullarda ilaçlandığı malum. Bu durumu düzeltmek için oraya sadece 4 (dört) koltuk bağışlamak yetecek. Bunun için bir sürü yerle konuştum, Sabancılara, Koçlara, bir sürü mobilya fabrikasına kadar aradım ama kimse yüz vermedi. Sonuçta çok fazla bir para değil, yani bende olsa kimseye bir şey söylemeden alıp götüreceğim ama kanser çok pahalı bir hastalık ve bütün birikimleri alıp götürüyor maalesef. O yüzden bende yok.
Hani diyorum ki, belki blog aleminden birkaç kişi birleşir, ne bileyim parası olan birileri alıp bağışlar filan. Aslında en güzel ve tedaviye en uygun koltuklar İstikbal Mobilya’da var, hani üzeri silinebilir filan ama onlar da çok pahalı, 1000 ytl civarında ama işte taksit seçenekleri filan var. Kimbilir belki de olur!

Okuyucusu benden fazla olan arkadaşlarım bu yazıya link verirlerse, ya da bloglarında bundan bahsederlerse ve bu iş olursa gerçekten çok ama çok sevineceğim. Bağışlayacak insan ya da insanlar bulunursa prosedürleri ben araştırıp gerisini hallederim. Şimdiden hepinize teşekkür ediyorum.

Son Durum arkadaşlar Devin’in bu yazısı kampanyaya destek vermek isteyenler için lütfen bakın.

4 Eylül 2007 Salı

Eğer...

"Eğer
Bütün etrafındakiler panik içine düştüğü
Ve bunun sebebini senden bildikleri zaman,
Eğer sen başını dik tutabilir ve sağduyunu kaybetmezsen;
Eğer sana kimse güvenmezken sen kendine güvenir
Ve onların güvenmemesini de haklı görebilirsen;
Eğer beklemesini bilir ve beklemekten de yorulmazsan
Veya hakkında yalan söylenir de sen yalanla görmezsen,
Ya da senden nefret edilir de kendini nefrete kaptırmazsan,
Bütün bunlarla beraber ne çok iyi nede çok akıllı görünmezsen;
Eğer hayal edebilir de hayallerine esir olmazsan,
Eğer düşünebilip de düşüncelerini amaç edinebilirsen,
Eğer zafer ve yenilgi ile karşılaşır
Ve bu iki hokkabaza aynı şekilde davranabilirsen;
Eğer ağzından çıkan bir gerçeğin bazı alçaklar tarafından
Ahmaklara tuzak kurmak için eğilip bükülmesine katlanabilirsen,
Ya da Ömrünü verdiğin şeylerin bir gün başına yıkıldığını görür
Ve eğilip yıpranmış aletlerle onları yeniden yapabilirsen;
Eğer bütün kazancını bir yığın yapabilir
Ve bir yazı tura oyununda hepsini tehlikeye atabilirsen;
Ve kaybedip yeniden başlayabilir
Ve kaybın hakkında bir kelimecik olsun bir şey söylemezsen;
Eğer kalp, sinir ve kaslarını eskidikten çok sonra bile işine yaramaya zorlayabilirsen
Ve kendinde "Dayan" diyen bir iradeden başka bir güç kalmadığı zaman
dayanabilirsen;
Eğer kalabalıklarda konuşup onurunu koruyabilirsen,
Ya da krallarla gezip karakterini kaybetmezsen;
Eğer ne düşmanların ne de sevgili dostların seni incitemezse;
Eğer bir daha dönmeyecek olan dakikayı, almış saniyede koşarak doldurabilirsen;
Yeryüzü ve üstündekiler senindir
Ve dahası, sen bir İNSAN olursun oğlum."
Rudyard Kipling